|
Category |
Turkish |
English |
|
Phrasals |
|
1 |
Phrasals |
(bir şeye/bir şey yapmaya) çok yaklaşmak |
come close (to something/to doing something) v.
|
|
He didn't win the prize, but he came close to it.
O, ödülü kazanmadı, ama ona çok yaklaştı.
More Sentences
|
2 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
steal up on (someone or something) v.
|
|
The killers stole up on him.
Katiller ona sinsice yaklaştı.
More Sentences
|
3 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye) doğru yıldırım gibi yaklaşmak |
charge down on (someone or something) v.
|
|
4 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye) doğru hızla yaklaşmak |
charge down on (someone or something) v.
|
|
5 |
Phrasals |
birine veya bir şeye doğru hızla yaklaşmak |
charge down on someone or something v.
|
|
6 |
Phrasals |
birine veya bir şeye zincirden boşanmış gibi yaklaşmak/koşmak/saldırmak |
charge down on someone or something v.
|
|
7 |
Phrasals |
(birine veya bir şeye) negatif yaklaşmak |
get down on (someone or something) v.
|
|
8 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
9 |
Phrasals |
birine/bir şeye, başka bir şey gibi yaklaşmak |
treat someone or something as something v.
|
|
10 |
Phrasals |
birine/bir şeye yaklaşmak |
go near (to) someone or something v.
|
|
11 |
Phrasals |
(bir şeye, sonuca) çok yaklaşmak |
flirt with (something) v.
|
|
12 |
Phrasals |
(bir şeye) iyice yaklaşmak |
zero in on (something) v.
|
|
13 |
Phrasals |
(bir şeye) çok yaklaşmak |
zero in on (something) v.
|
|
14 |
Phrasals |
(bir şeye) adım adım yaklaşmak |
zero in on (something) v.
|
|
15 |
Phrasals |
(bir şeye/sayıya) yaklaşmak |
run into (something) v.
|
|
|
16 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
bear down on (someone or something) v.
|
|
17 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak |
creep up on (someone or something) v.
|
|
18 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
creep up on (someone or something) v.
|
|
19 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
draw upon (someone or something) v.
|
|
20 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak |
drift toward (someone or something) v.
|
|
21 |
Phrasals |
birine/bir şeye yaklaşmak |
go up to someone or something v.
|
|
22 |
Phrasals |
birine/bir şeye doğru gitmek/yaklaşmak |
go up to someone or something v.
|
|
23 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak |
move in on (someone or something) v.
|
|
24 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
roll up on (someone or something) v.
|
|
25 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru hızla yaklaşmak |
run up on (someone or something) v.
|
|
26 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru kaçınılmaz bir şekilde yaklaşmak |
run up on (someone or something) v.
|
|
27 |
Phrasals |
dikkat çekmeden (birine/bir şeye doğru) ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up (from someone or something) v.
|
|
28 |
Phrasals |
sinsi sinsi (birine/bir şeye doğru) ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up (from someone or something) v.
|
|
29 |
Phrasals |
(birine/bir şeye doğru) çaktırmadan ilerlemek/yaklaşmak |
sidle up (from someone or something) v.
|
|
30 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak |
slip up on (someone or something) v.
|
|
31 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) çaktırmadan/fark ettirmeden yaklaşmak |
slip up on (someone or something) v.
|
|
32 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) gizlice yaklaşmak |
slip up on (someone or something) v.
|
|
33 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak |
sneak up (on someone or something) v.
|
|
34 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak |
sneak up (on someone or something) v.
|
|
35 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) doğru sinsi sinsi yaklaşmak |
sneak up (on someone or something) v.
|
|
|
36 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak |
sneak up to (someone or something) v.
|
|
37 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak |
steal up on (someone or something) v.
|
|
38 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
step up to (someone or something) v.
|
|
39 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir tavırla yaklaşmak |
treat with (someone or something) v.
|
|
40 |
Phrasals |
kendinden emin bir şekilde (birine/bir şeye) yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek |
waltz up (to someone or something) v.
|
|
41 |
Phrasals |
(bir şeye) endişeli yaklaşmak |
worry through (something) v.
|
|
42 |
Phrasals |
(bir şeye) kaygılı yaklaşmak |
worry through (something) v.
|
|
43 |
Phrasals |
(bir şeye) hızlıca yaklaşmak |
bear down upon v.
|
|
Colloquial |
|
44 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) eleştirel yaklaşmak |
be down on (someone or something) v.
|
|
45 |
Colloquial |
bir şeye, yaşa zamana yaklaşmak |
be going on something v.
|
|
46 |
Colloquial |
bir şeye, yaşa, zamana, sayıya yaklaşmak |
be going on (for) something [uk] v.
|
|
47 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
go near (someone or something) v.
|
|
Idioms |
|
48 |
Idioms |
(bir şeye) kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak |
move within earshot v.
|
|
49 |
Idioms |
bir şeye mantıklı yaklaşmak |
keep something in proportion v.
|
|
50 |
Idioms |
(birine/bir şeye) anlayışlı yaklaşmak/bakmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
51 |
Idioms |
(birine/bir şeye) onaylayıcı bir tavırla yaklaşmak/bakmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
52 |
Idioms |
(birine/bir şeye) memnuniyetle bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
53 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
54 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
55 |
Idioms |
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
56 |
Idioms |
(birine/bir şeye) olumlu bakmak/yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
57 |
Idioms |
(birine/bir şeye) merhametli yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
58 |
Idioms |
(birine/bir şeye) iyi/yumuşak yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
59 |
Idioms |
(birine/bir şeye) nezaketle/kibarca yaklaşmak |
look kindly upon (someone or something) v.
|
|
60 |
Idioms |
(birine/bir şeye) anlayışlı yaklaşmak/bakmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
61 |
Idioms |
(birine/bir şeye) onaylayıcı bir tavırla yaklaşmak/bakmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
62 |
Idioms |
(birine/bir şeye) memnuniyetle bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
63 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
64 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
65 |
Idioms |
(birine/bir şeye) sıcak bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
66 |
Idioms |
(birine/bir şeye) olumlu bakmak/yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
67 |
Idioms |
(birine/bir şeye) merhametli yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
68 |
Idioms |
(birine/bir şeye) iyi/yumuşak yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
69 |
Idioms |
(birine/bir şeye) nezaketle/kibarca yaklaşmak |
look kindly on (someone or something) v.
|
|
70 |
Idioms |
(birinin) söylediği bir şeye ihtiyatla yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt v.
|
|
71 |
Idioms |
(birinin) söylediği bir şeye kuşkuyla yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt v.
|
|
72 |
Idioms |
(birinin) söylediği bir şeye şüpheyle yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt v.
|
|
73 |
Idioms |
(birinin) söylediği bir şeye temkinli yaklaşmak |
take what (one) says with a pinch of salt v.
|
|
74 |
Idioms |
(bir şeye) çok yaklaşmak |
be staring (something) in the face v.
|
|
75 |
Idioms |
bir şeye çok yaklaşmak |
be staring something in the face v.
|
|
|
76 |
Idioms |
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak |
come within a hair of (someone or something) v.
|
|
77 |
Idioms |
(bir şeye) çok yaklaşmak |
come short of (something) v.
|
|
78 |
Idioms |
birine/bir şeye çok yaklaşmak |
come within an inch of someone or something v.
|
|
79 |
Idioms |
birine/bir şeye çok yaklaşmak |
come within a hair of someone or something v.
|
|
80 |
Idioms |
birine/bir şeye çok yaklaşmak |
come within a hair's breadth of someone or something v.
|
|
81 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hüsnü zanla yaklaşmak |
give (someone or something) the benefit of the doubt v.
|
|
82 |
Idioms |
(bir şeye) yüzeysel yaklaşmak |
gloss over (something) v.
|
|
83 |
Idioms |
(ciddi bir şeye) alaycı bir şekilde yaklaşmak |
make (a) nonsense of (something) v.
|
|
84 |
Idioms |
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak |
run (someone or something) close v.
|
|
85 |
Idioms |
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
step right up to (someone or something) v.
|
|
86 |
Idioms |
(birine/bir şeye) ciddiyetle yaklaşmak |
take (someone or something) seriously v.
|
|